14 Şubat 2011 Pazartesi

Bahar ötüşleri

Bu sabah derneğe gelirken, içinden geçtiğim parkta her zamanki serçe, güvercin ve büyük baştankara seslerinden farklı bir ses duyup, tebessüm ettim. Bir kızılgerdan parkın orta yerinde gösterişli ve yaşlıca bir salkım söğüt ağacının tepesine tünemiş üreme ötüşünü şakıyordu. Parkın alt tarafında başka bir kızılgerdansa ardıçların arasında iletişim sesi olan kısa, kesik, birkaç tekrarlı ve sert "tık, tık, tık" sesleriyle varlığını belli ediyordu. Belli ki kuzeydeki ılıman ormanlara doğru yollanmaya başlamışlar. Bu ötüşler de hafta sonu düşecek ilk cemrenin karşılaması galiba. Evet bahar geliyor ve kuş göçü de başlıyor. Ötüşler demişken kulağım isli küçük kumruları aradı. Şimdi İstanbul'da olsaydık, apartmanların arasında, pencere pervazlarında ötüşen küçük kumruların seslerini de dinlerdik. Ama olsun onların yerine çok yakında Ankara, İstanbul ve yurdun diğer şehirlerinin semalarında ebabillerin çevik uçuşlarını görüp tiz seslerini işitir olacağız.

Havanın değişimi, doğanın değişimi derken bizlerin ruh halleri de bu döngüye katılacaktır. Daha enerjik, kıpır kıpır hissediyor olabiliriz önümüzdeki günlerde. Bu döngünün farkında olun. İşe gidip gelmek için her zaman kullandığınız yolu bu aralar bir parkın içinden geçirin ve görün kuşlar nasıl şen. İyi haftalar.

8 Şubat 2011 Salı

Konser, bebek, endişe, hayâl...

Yıldıray'ın daveti üzerine tınısı hoş, melodisi caz-etnik karışımı müzik yapan Hindi Zahra konserindeydik dün gece. Bana göre konserlik bir müzik olmamasına rağmen keyifliydi. Çılgınca bir eğlenceden ziyade ağırbaşlı dinleyicilerle ölçülü bir havada, tempo tutarak ve hafifçe sallanarak, üstümüz sigara kokusu olmadan dinledik konseri. Bebek sevmiş midir müziği bilmiyorum ama, rahatsız olmadığı kanısındayım. H.Zahra'yı göreceğim diye bir bankın üzerinde dikilen Semiha'nın yanından, bankın üzerinden gelip geçen teenage kız endişe vericiydi, onun icabına bakılmış meğer. Harbi kız şu Damla. Hani 24 yaş altı alınmayacaktı barlara, nereden çıkıyor bu teenageler anlamadım. Ve çıkan yasaya karşı ilk defa olumlu düşünceler beslemeye başladım galiba. Yoksa ben de "Evet ama yetmezci" mi oluyorum - aman tanrı korusun. Doğumdan önce gezin gezebildiğiniz kadar diyerek öğütleyen Bahtiyar'a hak verircesine bu gibi etkinliklere mümkün olduğunca gitmeye/katılmaya çalışıyoruz son zamanlarda. Ama bir yandan da acaba bu halde gitmesek daha mı iyi olacak demeden de alamıyorum kendimi. Bir yandan da "şimdiden bu kadar gezdiriyoruz kızımızı, alışıp büyüdüğünde de gezenti olmasın sonra" diye düşünüyorum. Belki de o zaman birlikte gezeriz. Görenlerin "moruğa bak kıza askıntı oluyor galiba" dedikoduları arasında tabi ki 24 yıl sonra. Neyse Hindi Zahra iyiymiş, sesi güzel, dinlemesi çok keyifli. Hatta "yeni Billie Holiday" diyorlarmış onun için müzik camiasında. Özellikle "Beautiful Tango" isimli şarksını bir dinlemek lazım.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Güçlü Çiş

Araştırmacılar idrardan hidrojen yakıtı üretmek istiyor

Duş, iyi fikirlerin kaynağı olarak iyi bilinir. Fakat tuvalet? Aynı şekilde gelecek vaat ediyor diyor idrardan hidrojen yakıtı üreten bir teknoloji geliştiren, Ohayo Üniversitesi’nde kimya ve biyomoleküler mühendisliği profesörü Gerardine Botte. 

Botte idrarın hidrojenin kaynağı olabilecek iki bileşim içerdiğini teşhis etmiş: amonyak ve üre. Atık suyun içine bir elektrod yerleştirin, hafif bir akım uygulayın ve işte: bir yakıt pilini elektrikleyebilecek hidrojen gazı. 

Onun sistemi yakıt pilleri için hidrojen üretmede kullanılabilen suyun elektrolizine benzer bir biçimde çalışıyor – ancak amonyak ve üre hidrojen atomlarını suyun tuttuğundan daha gevşek tutuyor, böylece onları ayırmak için çok daha az enerji gereklidir.

Aklı kanalizasyonda olan tek bilim insanı Botte değil. Örneğin İngiltere’de bir grup bilim insanı, doğrudan idrarla güçlendirilen bir yakıt pili üzerinde çalışıyor.

Botte’nin teknolojisi yüksek sayılardaki insanların toplandığı belirli yerlerde enerji üretimi için çok büyük potansiyele sahip – örneğin hava limanları ve stadyumlar. Botte, 200 – 300 çalışanlı bir iş yerinin 2 kilovat enerji üretebileceğini hesaplamış.  Kabul edelim ki bir bina için yeterli değil, fakat her bir damla işe yarar.

Bu yaklaşım hayvan besi çiftlikleriyle ilgili kirlilikte de ele alınabilir. Botte’nin tahminine göre 1.000 inek tarafından üretilen üreden 40 ila 50 kilovat enerji üretebilir – işlem sırasında zararlı amonyaktan kurtularak.

Bu yılın başlarında, Botte’nin teknoloji şefi olduğu E3 Teknolojileri “çiş gücü”nü ticarileştirmek üzere lanse edildi. Şirket, önümüzdeki yılın sonuna kadar hazır olacak  “GreenBox” prototipini yapmayı amaçlıyor ve ilk potansiyel müşteriler olarak şehirleri görüyor.  Botte “bir belediye atık su arıtma tesisinde çok daha az enerjiyle suyu temizleyebilirsiniz” diyor.

— Çeviri: Eray Çağlayan

Kaynak: Conservation Magazine - Vol. 11 No. 4 | Winter 2011,S 37.