31 Aralık 2010 Cuma

İyi yıllar, yeni umutlar

Merhaba arkadaşlar hepinize iyi yıllar diliyorum. Umarım 2011 herkes için güzel bir yıl olur. Yeni yılda herşey gönlünüzce olsun. Bol bol gezin, güzel yerler görün, sevdiklerinizle bolca vakit geçirin, keyiflenin, eğlenin, başarılı olun. Üzüleceğiniz zamanlarda olacaktır, umarım bu üzüntüler mutluluklarınızın önüne geçmez. Umutlarınız bitmesin, yenileri var olanlara eklensin. Hayaller kurun, gerçekleşmesi için çaba harcayın.

2011'de de görüşmek dileğiyle. İyi yıllar, yeni umutlar diliyorum.

28 Aralık 2010 Salı

2010'a dair

Klişe bir sözle başlıyorum: koca bir yılı daha geride bırakıyoruz. Ama hakikaten öyle, en azından benim için gerçekten öyle. Ne çok şey oldu iki bin on'da.

Evli olmanın tadını çıkardık. Arkadaşlarımızla bol bol görüşmeye çalıştık. Bir kısmını kahvaltılara çağırdık. Sedumlarla dolu bir balkonum oldu. Doğadan topladığım tohumların yeşermesine ve fidan olmasına tanık oldum. Yıldız Anne'nin Çubuk'taki bahçesine sebze fideleri ve çiçekler ektik. Dalından domates, biber, fasulye, erik, dut topladım.

Emre ile birlikte yürütmekte olduğumuz proje kapsamında bu yıl bir bozayı daha yakaladık ve tasmaladık. İnsan-ayı çatışmasına dair bir koca çalıştay düzenledik, bakanlığın ve dernekteki arkadaşların katkısıyla. Gürcistan'daki 19. ayı konferansında birkaç sunum, bir çalıştay ve gösterişli bir standla boy gösterdik. Hem batı Karadeniz'e hem de doğu Karadeniz'e gidip geldik. Yeni bir proje hazırladık ve kabul edilmesine tanık olduk. Gazetecilere projeyi anlatırken ne kadar marjinal bir iş yaptığımızı bir kez daha hatırladım. Proje için gidip-geldiğim geziler boyunca hem evimi hem eşimi özlemenin ne güzel bir şey olduğunu düşündüm. Her bulunduğum yerin, cebimdeki makinayla hızlıca fotoğrafını çekip hatıralardaki ve arşivdeki yerini almasını istedim.

Semiha ile Macaristan'daki karayolları ve peyzaj parçalanmasıyla ilgili bir kongreye katıldık, poster sunumla Türkiye'deki durumu özetlemeye çalıştık. Konu hakkında uluslararası camiada saygın birçok bilim insanıyla tanıştık. Bebeğimiz olacağını öğrendik. Bulantısıyla, böğürmesiyle, doktor kontrolleriyle çocuk sahibi olmanın ilk telaşlarını yaşamaya başladık. Bir kız çocuk sahibi olmanın hayallerini kurduk.

Pekçok dostum dernekteki pozisyonlarından ayrılıp kendilerine yeni yollar çizmeye başladılar. Kardeşim askerden döndü, kuzenim ve eski ev arkadaşım askere gitti. Semiha iş değiştirdi. Yaban Hayatı Dairesi başkanı Yaşar Bey vefat etti. Alper Abi ve Melda'nın kızları Özgü doğdu. Düğünlerine gidemedim ama kuşçu dostlarımdan Kerem ile Zeynep, Ömer ile Özlem ve kuzenim Bircan da Kerem ile evlendi. Kimi arkadaşım Çin'e, kimi İsveç'e kimi İspanya'ya gitti. Uzun mesafe aşkların ne denli zor olduğunu anlatan arkadaşlarımın yanında yeni sevgili edinenler oldu. Kuzenim Lara genç yaşında sporcu kariyerine yüzücü olarak ilerlemenin sinyallerini verdi.

Okuldan atılmanın hayal kırıklığını ama okula geri dönmenin hırsını ve azmini hissettim. Kaybettiklerimin acısını yaşayıp anılarını hatırladım. Sahip olduklarımın değerini anlayıp şükretmenin erdemini bir kez daha anladım.

Daha çok şey oldu ama ben şimdilik bitiriyorum.

Şimdi 2011'in hayalini kuruyorum. Biliyorum ki her şey güllük gülistanlık olmayacak ama yaşanmaya ve hatırlanmaya değer bir yıl olması için sadece dilemek yeterli olmayacak, çabalamak da gerekecek. Herkese mutlu mesut, umut dolu bir yıl dilerim.

22 Aralık 2010 Çarşamba

İstanbul'un Kuşları


İstanbul'un Kuşları
Sumrular Büyükçekmece Gölü nde ürüyor. FOTOĞRAF: Melih Özbek

22/12/2010 Tarihinde Radikal Hayat'ta yayınlanan yazım
Boğaziçi yüzyıllar boyunca kuşlar için önemli bir yaşam alanı ve geçiş bölgesi oldu. Boğaziçi özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında dünyanın en görkemli göçlerinden birine sahne oluyor
Nesli tehlike altında olan küçük orman kartalının, leyleklerin binlercesi her ilkbahar ve sonbaharda İstanbul Boğazı üzerinden göç ediyor. İstanbul’un simgesi olan martıların da pek çok türü var: Karabaş martı, gümüş martı, küçük gümüş martı, karasırtlı martı bunlardan bazıları. İstanbul’da Büyükçekmece Gölü’nde üreyen sumru çoğunlukla kış aylarında Boğaz’da uçarken görülebilir. Yelkovanlar da İstanbul Boğazı’nda çok sık görülen deniz kuşları.

Yelkovan 
Yelkovan kuşları İstanbul Boğazı’nda kolay görülen deniz kuşlarından. Yelkovanlar deniz seviyesinin hemen üstünde gruplar halinde uçarak balık sürülerini takip ederken görülürler. Türün üreme ve beslenme alanları büyük bir sır. Dünya Kuşları Koruma Kurumu’nun (BirdLife International) iki ortağı Doğa Derneği ve Yunan Ornitoloji Derneği ve İstanbul Kuş Gözlem Topluluğu, yelkovan kuşlarının göç maceralarını izlemek üzere ortak bir proje gerçekleştiriyorlar.

Martılar 
İstanbul’da çok sık görülen martılar birbirlerine benzeseler de farklı türlerdir. İstanbul, Avrupa’nın kuzeyinde üreyip kışın rastlantısal olarak ülkemiz kıyılarında görülebilen korsan martı, büyük kara sırtlı martı, küçük martı, kara ayaklı martı gibi türlerin de izlenebildiği özel bir şehir.
Gümüş martı : İstanbul gibi deniz kıyısında bulunan büyük şehirlerde çok sık görülebilen gümüş martıların parlak sarı gagalarının ucunda koyu kırmızı bir leke vardır. Gri sırtlı gümüş martıların kanat uçları siyahtır ve ucunda beyaz benekler bulunur. Genelde kayalıklarda koloni olarak yuva yapar, çatı ve bacalarda ürerler.
Karabaş martı : İstanbul’da özellikle kış aylarında görülen bu tür, hızlı ve çeviktir. Vapurlardan atılan simitleri havada yakalayabilen karabaş martının gözünün gerisindeki koyu benek üreme döneminde genişleyerek başın tamamını kaplar. Karabaş martı adını buradan alır.

Leylek 
Uzun beyaz boyunları ve gövdeleri, siyah kanat telekleri, kırmızı gaga ve bacaklarıyla kolayca tanımlanabilen leylekler göç dönemi gruplar halinde İstanbul Boğazı üzerinden göç ederken görülebilir. Leylekler, sazlık ve sulak alanları beslenmek amacıyla kullanırken, çatı, baca, direk ve ağaçlarda yuva yaparlar. Sulak alanların kurutulması ve yüksek gerilim hatları türü en çok etkileyen faktörler.

Sumru 
Büyükçekmece Gölü’nde üreyen sumrular, yaz aylarında boğazda uçarken görülürler. Genellikle martıyla karıştırılan sumru, ince uzun kanatları, çatal kuyruklarıyla küçük bir martıyı andırır. Üreme döneminde havuç rengi gagası ve kırmızı ayaklarıyla dikkat çeker. Gaga ucu koyu, sırtı gri ve başı ensesine kadar siyahtır. Üreme alanları çevresindeki yoğun insan faaliyetleri nedeniyle üreme kolonileri tehdit altındadır.

Küçük Orman Kartalı 
Yoğun olarak Avrupa’daki ormanlarda üreyen ve her ilkbahar ve sonbaharda gerçekleşen göç hareketlerinde İstanbul Boğazı’ndan geçen küçük orman kartallarını göç eden diğer yırtıcılarla birlikte sonbaharda Çamlıca Tepeleri, ilkbaharda ise Sarıyer sırtlarından izlemek mümkün.

Tepeli karabatak 
En kolay Kadıköy mendireklerinde tünemiş halde görülebilen tepeli karabataklar, yakın akrabaları karabataklardan kış aylarında beliren ibiği ile ayırt edilir. Şile kıyılarındaki kayalıklarda ve adacıklarda üreyen tepeli karabataklar, yüzeyden suya dalıp, balıkları kovalayarak avlanır. Su içinde derine dalabilirler.

7 Aralık 2010 Salı

Şavşat fotoğrafları ve Ahmet Haşim

Artvin-Şavşat'ta kış başlangıcı. Fotografları paylaşacağım demiştim ve işte biraz geç olsa da bölgeden bazı fotoğraflar aşağıda. Manzara böyle olunca bir de şiir ekliyorum. Bu manzaraların içinde dolandıkça hissedilenlere tercüman olur mu bilmem ama ben şiiri beğendim:

Sonbahar
Bir taraf bahce, bir tarafta dere
Gel uzan sevgilim benimle yere
Suyu yakuta döndüren bu hazan
Bizi gark eyliyor düsüncelere.
Ahmet Haşim